Günümüzde bounce rate‘i (hemen çıkma oranı) azaltmanın ya da conversion rate‘i (dönüşüm oranı) arttırmanın, modern SEO çalışmalarının ana hedefi olduğuna şüphe yok. Web sitenizi ne kadar çok kişi ziyaret ederse etsin ya da sitenizin arama motorlarındaki sıralaması (ranking) ne kadar yüksek olursa olsun, onlara ürünlerinizi satamadığınız, haber bülteninize abone yapamadığınız ya da ziyaretçilerinizden beklediğiniz her ne ise onu yerine getirememeniz durumunda bunların hiçbir anlamı yoktur. Bazı endüstri uzmanları, bounce rate’in başlı başına bir sıralama faktörü olduğunu söylüyorlar.

Bazılarınız bounce rate’i azaltmanın ya da dönüşüm oranını arttırmanın tümüyle web analizleri ya da genel İnternet pazarlaması ile ilgili olduğunda ısrar edebilir ancak günümüzde SEO‘nun bu tip disiplinlerin dışındaymışçasına ya da tam tersine SEO‘nun bu disiplinlerle uzaktan yakından ilgisi yokmuşçasına davranmak ne yazık ki Polyannacılık oynamaktan öteye gitmez.

Konu PPC‘ye (tıklama başına ödeme) geldiğinde pek çok kişi hemen çıkma oranına, giriş sayfalarına (landing page) ya da dönüşüm oranlarına dikkat ederler. Ancak konu arama için arama motoru optimizasyonuna geldiğinde pek çok kişi bunlara dikkat etmezler.

SEOptimise sitesinin yayımladığı bu makale, her biri bounce rate’i ve conversion rate’i iyileştirmeye yönelik hayati önem taşıyan ipuçlarını içeren 5 bölüme ayrılmıştır. Makalede, her birini uygulaması oldukça kolay olan 30 adet ipucu sayesinde siz de SEO çalışmalarınızın bounce rate ve conversion rate iyileştirme aşamasında başarılı olabilirsiniz.

Trafik

Trafik olamadan ölçümleme yapabileceğiniz hemen çıkma oranı ya da dönüşüm oranınız da olmayacaktır. İnsanları gerek arama motorları, gerek sosyal medya, gerek yer imleri, gerek diğer sitelerdeki linklerden ya da doğrudan sitenizin adresini yazarak sitenize getirmeniz gerekmektedir. Buna rağmen rasgele kişilerin sitenizi ziyaret etmelerini istemezsiniz. Aksine size şu ya da bu şekilde faydası olacak kişilerin sitenizi ziyaret etmesini istersiniz.

• Tekliflerinizle ilgilenebilecek kişileri arama yoluyla sitenize çekerek “hedeflenen” ziyaretçilere ulaşın.
• Sitenizde sayfa başına sadece bir anahtar kelime için optimize yapın ve site genelinde optimize yaptığınız anahtar kelime toplamı 3-4′ü geçmesin.
• Twitter kullanarak ürünlerinizle/tekliflerinizle ilgilenen bireylere ulaşın.
• Kaliteli sosyal sitelere, forumlara ve bloglara katılarak hedef kitlenizin dikkatini çekin.
• Size ilgi gösterebilecek ziyaretçilerin ziyaret ettiği web sitelere katılın. Yahoo!’nun Answers sitesi buna güzel bir örnektir.
• Bulunduğunuz konumda, kategoride, dilde, yaşta ya da diğer demografik gruplarda tanınır olmaya odaklanın.

Ziyareçi Niyeti

Ziyaretçilerinizi korkutup kaçırmamak için ve onları müşterilere, abonelere ya da hedeflediğiniz diğer unsurlara dönüştürmek için onların niyetlerinin ne olduğunu belirlemeniz gerekiyor. Örneğin:

• Bilgisel – “X hakkında bilgi almak istiyorum”
• Ticari – “X’i satın almak istiyorum”
• Sosyal – “X ile tanışmak ya da iletişim kurmak istiyorum”.

Burada X hedeflediğiniz anahtar kelimedir.

• Web analiz yazılımları kullanarak ziyaretçi niyetlerinin kategorisini belirleyin
• Zitaretçilerinizi geliş kategorilerine ayırın. Sitenizi ikinci kez ziyaret eden ziyaretçiler, arama üzerinden gelenler, arama üzerinden gelenler ya da sosyal ağ üzerinden gelenler gibi.
• Her bir kullanıcı niyeti için onların geliş noktalarını belirleyecek bir huni (funnel) oluşturun. WordPress kullanıcıları genellikle bir eklenti aracılığı ile kullanıcı niyetlerine başvurarak onların ilgilerini çekebilecek içerik sunmaya çalışırlar.
• Tüm sayfalarınızda ziyaretçilerinizi çekmek istediğiniz dönüşüm sayfalarına bağlantılar yerleştirin (iletişim formu ya da telefon numarası, blog, forum, alışveriş sepeti vb.)
• Gerçek zamanlı sohbet uygulamaları ya da sade anketler kullanarak onların isteklerini sorgulayın.
• Dönüşüm nedenlerini sorgulayarak sitenizi ziyaret eden kişilerin kim olduğunu ve sitenize nasıl geldiklerini belirleyin.

Kullanılabilirlik

Kullanılabilirlik halen SEO endüstrisindeki bazıları tarafından hafife alınsa da bazıları yıllar öncesinden bu unsura değer vermeye başladılar. Düzgün bir kullanılabilirlik olmadan en iyi arama motoru optimizasyonuna sahip site bile para kazanamaz.

Yüksek hemen çıkma oranları ya da düşük dönüşüm oranları ile sonuçlanacak girişimlerin ana faktörlerinden birisi de zayıf kullanılabilirliktir. Her ne kadar kullanılabilirlik uzmanları SEO’da kullanılabilirliğin sade ve temiz bir arayüz tasarımından geçtiğine inansalar da, bir sayfanın görsel olarak çekici olmasının da insanları sitede tuttuğunu unutmamak gerek.

Bir ziyaretçi sitenizi sırf çirkin görünüyor diye terk ettiğinde o sitenin kullanılabilir olması artık pek bir anlam ifade etmez, öyle değil mi?

• Sayfalarınızın üst kısmında göze hoş gelecek bir görsel bulundurun. Bu görsel, sayfanızın içeriği ile uyumlu olmalı ve stok fotoğraf sitelerinden rasgele seçilmiş bir fotoğrafı içermemeli.
• Sayfanın başlığında ve sayfa içi başlığında ilgili sayfanın konusunu / hedefini açıklayıcı tanımlamalar kullanın.
• Siteyi ziyaret eden kullanıcıların site ilk açıldığında net bir şekilde görebilecekleri bir düğme bulundurun. “Şimdi arayın”, “şimdi üye olun”, “ücretsiz sürümü indirin” gibi.
• Ziyaretçilerinizi çekmek istediğiniz sayfaya en kısa yoldan ulaşmalarını sağlayın ve bunu yaparken de onlara hangi sayfada olduklarını gösterin (breadcrumb adı verilen link dizileri bunun için kullanılabilir)
• Önemli miktarda beyaz alan ekleyerek ziyaretçilerinizin gözlerini rahatlatabilecekleri bir alan belirleyin.
• Gelişmiş özellikleri gizleyin ve onları sadece kullanıcı istediği zaman görüntüleyin (“onmouseover“).

Giriş Sayfası (Landing Page) Optimizasyonu

Giriş Sayfası (Landing Page) nedir? Günümüzün lider kullanılabilirlik ve SEO uzmanları site içerisindeki her bir sayfayı bir giriş sayfası olarak düşünürler. Diğer yandan giriş sayfaları sadece bir hedefe yönelik ya da belirli bir kesim kullanıcıya hitab eden sayfalara verilen addır.

Karanlık geçmişte web yöneticileri sitenin “ana sayfa” metaforuna sırtlarını dayarlar ve siteleri ziyaret eden herkesin siteye “giriş kapısından” giriş yapacağını düşünürlerdi. Günümüzde arama motorları ve sosyal medyanın gelişmesiyle bu durum tümüyle değişti ve sitenizdeki her bir sayfa giriş sayfası olarak işlev görebilmeye başladı.

Günümüzde derin bağlantılar genelde sitenin ana sayfasından çok daha popülerdir. Bunu dikkate almalı ve giriş sayfalarınızı ona göre oluşturmalı ve optimize etmelisiniz. Trafiğinizin kaynağını ve olası en yakın ziyaretçi niyetini bilmek, daha uygun giriş sayfaları oluşturabilmenizi sağlayacaktır.

• Giriş sayfalarını organik trafik, uzun kuyruklu (long tail) istekler ve Twitter gibi sosyal medya siteleri için oluşturun, sırf PPC ve banner reklamları için değil.
• Giriş sayfalarını mümkün olduğu kadar sadeleştirin ancak bunda aşırıya kaçmayın zira halen ziyaretçilerinizi ikna etmeniz gerekiyor.
• Ziyaretçi deneyiminizi, sayfalarınızı bölümlere ayırarak iyileştirin (büyük boyutlu formlardan kaçının, bunun yerine AJAX kullanarak onları adım adım doldurtun).
• Sitenize güveni tazeleyecek bazı simgeler yerleştirin; profesyonel organizasyonlara ait logolar, kullanıcı incelemeleri ve gerçek, tanınabilir isimler ve ödüller gibi.
• Rahatsız edici elementler ve reklamlardan kaçının (tabi sitenizin hedefi kullanıcıların o reklamlara tıklaması değilse).
• Giriş sayfalarınızı farklı kaynaklar üzerinden düzenli olarak ziyaret ederek test edin. Garip bir şekilde defalarca kontrol ettiğiniz sayfalarda bile bir süre sonra çalışmayan bağlantılara ya da bozuk giriş sayfalarına rastlayabilirsiniz.

A/B Ayrım (Split) Testi

Her ne kadar yukarıdaki en son ipucu sayfalarınızı test etmeye yönelik olsa bile, giriş sayfalarınızın optimizasyonunu iyileştirmeye yönelik uygulayabileyeceğiniz bir başka test daha mevcut. A/B ayrım testi ve çok değişkenli test.

Pek çok kişi aslında bu konsepte PPC ve Google Website Optimizer üzerinden aşina. Google Website Optimizer aracı aslında sadece reklamlarla sınırlı değil, trafik nereden gelirse gelsin dilediğiniz sayfayı test etmeniz mümkün.

• Google Website Optimizer ya da A/Bingo araçlarını kullanarak sayfanızın farklı versiyonlarını test edin. Bu sayfa ister bir blog yazısı olsun ya da “Beni Twitter’dan takip edin” damgası olsun.
• Farklı eylem düğmeleri üzerindeki kelemelerinin yanısıra dönüşüm sayfalarındaki farklı metinleri karşılaştırın.
• İkna etmeye çalıştığınız hedef kitlenizin demografik yapısına göre değişen farklı görselleri karşılaştırın (genç / yaşlı insanlar, erkekler / kadınlar, giriş seviyesindeki ziyaretçiler ve uzmanlar gibi).
• Farklı renkleri, yazı tiplerini ve metin boyutlarını, beyaz alan miktarını karşılaştırın.
• Dilediğiniz herhangi bir şeyi ya da değiştirebileceğiniz her şeyi karşılaştırın. Bazen çok fazla miktarda görsel kullanmak ya da tam tersi, ziyartçilerinizi sitenizden soğutabilir.
• Günün, haftanın ve yılın farklı zamanlarında kontroller yaparak mevsimsel değişikliklerin sitenizdeki etkilerini analiz edin. Öğle yemeği öncesinde verilen karar ile öğle yemeği sonrasında verilen karar arasında fark vardır.

Gördüğnüz üzere yukarıda verdiğimiz nasihatlerin bazıları aslında herkesin bildiği şeyler olsa bile, bazıları kulağa zor gelebilir. Genel olarak bu liste aslında yapılması gerekenlerin sadece belirli bir kısmını içermektedir. Burada yapmanız gereken topladığınız verileri iyi incelemek ve test etmektir.

Pek çok küçük SEO projesi bazı maddi yetersizliklerden ötürü bu denli derinlemesine analiz yapmanızı engeller ancak halihazırdaki müşterilerinizi, bu yöntemlerin başarısı ve getirileri konusunda ikna etmeyi deneyebilirsiniz.

Yüksek hemen çıkma oranı (bounce rate) ve düşük dönüşüm oranı (conversion rate) tabir-i caizse potansiyel müşterilerinizi dışlamak ya da kapınızı çalan ziyaretçilerinizi korkutmaya benzer.

Kaynak: SEOptimise